Bilgi ve Derinlikleri
Bilgi ve Derinlikleri
|
|
Dünyada, "insan kaynakları" şeklinde yapılanmış kurum veya işletme birimlerinin yerini giderek "bilgi yönetimi, kurum veya bilgi üretimi ve bilgi yenileme" şeklinde yapılanmış organizasyonlar almakta veya mevcut insan kaynakları birimleri bilgiyi de bünyelerine alarak daha sistemci ve bütüncül yeni yapılanmalara gitmektedir. Batı dünyasında 1980"li yıllarda "insan kaynakları"nı esas alan kurumlar, ülkemizde daha yeni yeni kabul edilirken, dünya şimdilerde bilgiyi ve entelektüel sermayeyi daha çok ön plâna almaktadır. Bilgiyi bir güç teinini vasıtası olarak gören Batılı, 21. yüzyılda maddî sermayeden daha önemli olacak olan entelektüel sermayenin ruhunu oluşturan bilgi ve onun tabiatını, canlılığını ve çoğalabilirliğini sağlayan ve engelleyen durumlar üzerine yoğunlaşmakladır. Bu hususlarda yapılacak çalışmaların başında öncelikle bilginin kullanıcıya ve kontekste bağlı olarak değişen mânâları, farklı boyutlardaki derinlikleri ve bilginin temel özellikleri gelmektedir. Ülkemiz üniversiteleri, eğitim kurumlan ve iş dünyası, 21. yüzyılın güçlü kurumları olacaklarsa, bu konularda şuurlu bir yeterliliğe ulaşmak zorundadırlar. İç ve dış dünyadan gelen sinyallerin (ham veri-data) dilin temel elemanlarından olan kelimelerle yakalanması (veya ifade edilebilmesi veya dönüştürülebilmesi), verilerin daha anlamlı (yarı işlenmiş) bütünler olan malûmata (kelime kombinasyonlarına veya kümelere/information) dönüştürülmesini sağlar. Bu malûmatların ve verilerin insan zihninde yeniden düzenlenip, münasebetler kurulması ve mânâlandırılması ise bilgiyi (knowledge) meydana getirir. Bilgi, kompleks bir kavram olup. veri, malûmat, bilgi ve hikmet arasındaki farkların ortaya konması gerekir. Veri; ham, işlenmemiş uyanlar, sinyaller veya rakamlar iken, malûmat; yarı işlenmiş ve kısmen düzenlenmiş kelime, kelime grupları veya cümleler şeklinde ifade edilmiş verilerdir. Bilgi ise; kişinin daha önceki zihin dağarcığı içinde sınıflandırılarak münasebetler kurulmuş malûmat üzerinde mânâ kazanmış, problem çözmede kullanılabilir hâle getirilmiş veri topluluklarıdır. Dolayısıyla veri, malûmat ve bilgi arasındaki fark; münasebetler kurma, anlamlandırma ve problem çözme derecelerinden kaynaklanır. Hikmet (wisdom) ise, bilginin derin mânâlarının, nerede, ne zaman, ne şekilde ve hangi dozda kullanılacağını idrak edebilme hâli veya tecrübesidir. Bir başka açıdan eşyanın sırlarını kavrayabilirledir. Bilgi dünyasındaki mevcut bilginin çeşitleri ve farklı boyutları arasındaki münasebetleri ve dengeyi kurup devam ettirebilen kişi, hikmetin bilgisine sahiptir. Bu bilgi, belli bir çalışma, azim ve disiplinden sonra insana hediye edilen bilgidir. Bilginin mânâ ve muhtevası, yukarıdaki tarifle sınırlı olmayıp, büyük Ölçüde kullanıcının onu, ne maksatla ve nerede kullanacağına bağlı olarak değişim gösterir. Bu noktadan bilgi, bir çok açılardan farklı şekillerde tarif edilebilir. Tek bir tarifle bilgiyi izah etmek, derinliklerini yok etmek demektir. Nitekim pozitivist düşünce, tarihte böyle bir yanılgıya düşmüş, anlamlı ve geçerli bütün bilgileri beş duyuyla elde edilen bilgiler olarak tanımlamıştır. Bilgi, bir nesne olarak tanımlanırsa, bilgi bankaları, veri tabanları ve bilgi depolama ortamlarında saklanan şeyler akla gelir. Bilgi, bir işlem olarak ele alındığı takdirde, ortaklaşa bilgi üretebilme yolları, öğrenme dinamikleri ve problem çözme süreçleri gibi aktiviteler, bilgiyi daha iyi tanımlar. İş adamları, kullanıcılar ve tüketiciler açısından ise bilgi, tecrübeler, kavramlar, değerler ve inançları ihtiva ettiği gibi. paylaşılabilen ve değiş tokuş yapılabilen iş yapma şekillerini de içine alır. Bu zaviyeden İngilizce'de 'explicit (açık, vazıh, apaçık) ve 'tacir' (üstü örtülü, gizli, zımnî), bilgi şeklinde, bilginin ikiye ayrılması çok anlamlıdır. Açık ve vazıh bilgi, kitaplardaki formel, nesnel bilgi iken, örtülü ve gizli bilgi kişi tarafından özümsenmiş, problem çözmedeki gücü ispatlanmış olan ve ancak kişiyle birlikte bulunabilen ve ondan söz veya yazı olarak ayrıldığında ruhunu kaybeden bilgidir. Bu tür bilgiye sahip olmada, usta-çırak metodu vazgeçilemez bir öğrenme metodudur. Buna bir örnek verecek olursak, size bir beyin ameliyatının nasıl yapıldığını bütün ayrıntılarıyla anlatan bir kitap (explicit veya açık bilgi) versek ve siz bu kitabın muhtevasını zihninize aktarsanız da bir beyin ameliyatını yapabilecek ehliyeti ve gücü kazanamazsınız. Ancak belli bir formasyon aldıktan sonra, bizzat 5-10 kere bu teorik bilgi üzerine beyin ameliyatlarına katılırsanız, sizde beyin ameliyatını yapabilecek bir örtülü bilgi (tacit) oluşmuş olur. Bir başka açıdan ise bilgi; varlığın anlamını, gayesini ve özünü açıklayan vahyî (dinî) bilgi ve insanın dünyevî hayatına fayda ve katkı sağlayan bilimsel bilgi şeklinde ikiye ayrılarak da incelenebilir. Cüneyt Ülsever, Karadul isimli romanında, Müslümanların vahyî bilgiden dolayı "nesnenin öz varlığı"nı kavramakla. Hrisliyan Batı dünyasının ise "nesnenin fayda varlığı"nı kullanmakta üstün olduğunu vurgular. Bu tür bilgi ayrımının dinî literatürdeki karşılığı, mânâ-yı harfi (nesnenin öz varlığını ortaya koyan bilgi) ve mânâyı ismî (nesnenin fayda varlığını ortaya çıkaran bilgi) şeklindedir. İkinci gruptaki bilgi, insanın dünyevî hayatındaki refahını artırıcı, ihtiyaçlarını giderici ve problemlerini çözücü bir fonksiyon görür. Birinci gruptaki bilgi ise, varlıkların var oluş gayelerini ve hikmetlerini anlamamızı sağlayarak hayatımıza derin bir mânâ katar ve hayatın manevî boyutunu tatmin edici fonksiyon görür. Ayrıca, elde edilen bilimsel bilginin insanlığın refahını artırmada kullanılabilmesi; iyi, doğru ve güzel değerlerin yeşertilmesi için pusula fonksiyonu görür. Bütün bunların bize söylediği şey, bilginin oluşum süreçleri ve derinlikleri arasındaki ayrımları veya onun farklı boyutlarını zihinlerde netleştirmeden, bilginin katma değer üretme gücünü veya faydalılık değerini artırmak için doğru stratejiler geliştirebilmenin oldukça zor olduğu gerçeğidir. Zaten bu ayrımların farkında olmayan kişi, bilimsel bilgi ile dinî ve ahlâkî bilgileri ya birbirlerine zıt bilgi alanları olarak algılayacak, yahut birini kabul edince, diğerlerini göz ardı etme tehlikesiyle karşılaşacaktır. Ferdî olarak sahip olduğumuz bilgi, aslında bir bilgi ağından meydana gelir. Bu bilgi ağı, düşünceler, hisler, kavramlar, fikirler ve inançlarla örgülenmiş olup, işleyiş açısından tabiat sahnesinde sergilenen ekosistemlere benzer ve ağ tabanlı etkileşimler oluşturur. Meselâ zihnimize gelen veriler ve malûmatlar, bilgi şeklinde yeniden düzenlenir ve işlenirken, şekillenmekte olan bilginin mânâ boyutu, belli ölçüde kişinin sahip olduğu kültür, inanç ve felsefî düşüncenin tesiri altında ortaya çıkar. Zihin, sürekli gelen verileri ve malûmatları yeniden düzenleyerek manâlı ve birbiriyle bağlantılı hâle getirmeye çalışır. Bu düzenleme ve sınıflama işlemi, bilgiye ihtiyaç duyduğumuzda onu daha kolay elde etmemizi sağlar. Bildiğimiz pek çok şey, hemen kullanıma ihtiyaç duyulmadığından zihindeki veri dolabına atılır. Hakkında bilgi sahibi olduğumuz bir konuyu tartıştığımız zaman bilgi daha geniş bir zemine oturur ve sağlamlaşır. Neticede o bilginin faydalı olabilecek yönlerini de keşfetmeye başlarız. Eğer bununla da yetinmeyip o mevzu üzerinde derin bir tefekkür yaparsak, o zaman ilgili konunun temelini oluşturan felsefî yaklaşımları ve kabullenmeleri fark etmeye başlarız. Ayrıca kendimizde hikmet ve sezgisel bilgi de var ise, o zaman o konuyla alâkalı maksatları, niyetleri ve değerleri de anlama imkânına sahip olabiliriz. Ruhî-tasavvufî bilgi ve tecrübelerle kazanılan bilme ve anlamanın diğer bir boyutu da, her şeyi birlik hâlinde, bir ve bütün olarak görme ve bunu doğrudan vicdanında hissetme şeklindeki bilgidir. Bu noktadaki bilgi söze ve yazıya dökülemez ancak hissedilir. Kişi bu hâlet-i ruhîyeye eriştiğinde huzura ve sakinliğe kavuşur ve tek bir kudretle bütünleştiği ve kendini büyük bir bütünün parçası olarak hissedip öyle algıladığı için büyük bir sinerji kazanır. Kâinattaki birlik ve bütünlüğü fark edip onu vicdanında duyma noktasına erişen kişi, farklı bir boyutun değerler dünyasına girdiğinden, daha fazla sevgi, kardeşlik ve insanî değerlerle kendini donatma sürecine girer. Bu tip tecrübeye sahip kişilerin çoğalması, topluma sıhhat, muvaffakiyet ve zindelik katacaktır. Sahip olduğumuz değerler, kabullenmelerimiz ve inançlarımız, zihnimize gelen bilgileri kontrol eden gümrük kapıları ve memurları olarak iş görür. Hangi malûmat ve verileri kabul ve hangilerini ret edeceğimize karar verir. Felsefî düşüncemiz de, müşahedelerimizi ve tecrübelerimizi nasıl organize edeceğimizi etkiler. Bilginin her bir yönü. hayatımızda yaptığımız işlerin belli boyutlarını destekler. Eşyanın nesnel yönüne bakan, onun işleyiş ve oluşumuyla ilgili külli ve âlemşümul bilgi, eşya ve varlıkların somut faydalarından istifade etmede muazzam bir verimlilik sağlar. Meselâ siz güneşin ısı üretme ve yayma mekanizmasını ve ısıyla alâkalı temel bilgilere sahipseniz, güneş kolektörlerini yapma ve ucuza ısınma imkânına sahip olabilirsiniz. Bu tür evrensel bilgilerin herhangi bir kısmını ihmal etme veya görmezlikten gelme, düşük verimliliğe, maliyet artışına, hatalı iletişime, moral bozukluğuna ve iş kaybına yol açar. Bir örnek daha vermek gerekirse, insanları motive etmenin evrensel kuralı, mükâfatlandırma ve ceza sisteminin adaletli şekilde hayata geçirilmesidir. Siz bu kuralı göz ardı edip. çalışanla çalışmayanı aynı kefeye koyarsanız veya iyi, güzel yapılan şeyleri maddî ve manevî olarak mükâfatlandırma yoluyla desteklemezseniz insanları motive edemezsiniz. Bilgi, ırmak gibi sürekli akış hâlinde olan ve değişen bir varlıktır. Bir ticari işletme veya kurumdaki ürünler, hizmetler, işlemler, teknoloji, yapılar, roller ve münasebetler etrafında şekillenen bilgi, zamanla değişime uğrar. Her bir birimde iş gören bilgi deseni, bir öncekinden farklıdır. Kurumun ortak zekâsının önemli bir bileşeni olan bilgi, sürekli yavaş veya hızlı değişime uğruyorsa. "kurunum kolektif (şahs-ı manevî) zekâsını artırmak için bilgiyi nasıl örgütlemeliyiz?" sorusu bugünkü işletmelerde hayatî bir sorudur. Bu çerçevede, kurumlarda ve işletmelerde devridâim eden bilgi, ancak kompleks ama tekâmül eden uyumlu bir sistem olarak ele alındığında katma değeri ve faydalılığı artırılabilir. Bilginin Temel Özellikleri 1- Bilgi, dağınık ve dağıtıktır; Bilginin her boyutu her şeyle bağlantılıdır. Herhangi bir şeyin bilgi boyutunu tamamen izole edemezsiniz. Kurumsal bilgi; sosyal yapı, kültür, teknoloji, teşkilâtlanma yapısı, fertlerin şahsiyet yapıları ve maharetleriyle doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılıdır. Bilgi daha geniş bir çerçevede ise. millî ve küresel bilgi çevresinin ve ekolojisinin üzerine oturur. Bilgiyi oluşturan ve etkileyen faktörler, karmaşık ve düzensiz bir yapıya sahiptir. 2- Bilgi, sadece uygun ortamlarda düzenlenebilecek bir yapıya sahiptir: Bir kurumda bilgi her gün üretilir, sürdürülür, Öldürülür ve güncellenir. Bilgiyi düzenleyen ve yönlendiren bu yapı ise. kurumun veya grubun kimliği, gayesi ve misyonudur. Kurumun veya grubun vizyonu, hedefi ve misyonu çok net olarak tanımlanmamış ve her bir fert tarafından ortak bir değer olarak paylaşıl-mamışsa, orada bilgiyi üretebilme şansınız çok düşüktür. 3- Bilginin karakterinde bir topluluk veya grup teşkil etme özelliği vardır: Bilgi var olmak, büyümek, gelişmek ve küme oluşturmak ister. Bunun en güzel örneği. internet üzerinde doğan, gelişen, büyüyen ve binlerce grup oluşturan bilgi kümeleridir. Bilgisi olan kişi konuşmak, yazmak kısaca iletişimde bulunmak ve bildiklerini yaymak ister. Bilgi hapsolursa ve iletişimi engellenirse ölmeye başlar. 4- Bilgi, bir dili kullanarak seyahatini gerçekleştirir: Bilginin her bir çeşidi farklı bir terminoloji altyapısına bağlı olarak, farklı bir iletişim dilinde seyahat eder. Bu çerçevede zengin bilgi ve terminolojiye sahip olmak, belli bilgi boyutlarını anlayabilmek için gerekli ön şarttır. Meselâ dinî terimleri, dinin temel usulleri ve kaidelerini bilmezseniz, onu doğru anlamanız imkânsızdır. İnternet isimli küresel ağın nimetlerinden yararlanmak isterseniz onun terminolojisine ve işleyişine âşina olmanız gerekir. Özetle, sahip olmak istediğiniz bilgi çeşidine ait terminolojileri doğru anlamak ve ilişkilendirmek, doğru düşünme ve anlamanın ön şartıdır. 5- Bilgi, kontrol edilmesi zor kaygan bir yapıya sahiptir: Bilgiyi ne kadar bir noktada toplamaya çalışırsanız çalışın, o nispette kendini dağıtacaktır. Günümüzde büyük bir güç üretme vasıtası olan bilgi, şifrelenmiş belge, veri tabanı, patent ve zihin mülkiyeti haklan gibi şeylerle zapturapt altına alınmaya çalışılmaktadır. Bu açıdan bilgi çok fazla kontrol ve baskı altında tutulursa, ölmeye ve fonksiyonunu kaybetmeye başlar. Bugünün ticarî ve sosyal hayatında en büyük açmaz, işletmelerin bütüncül (sistem seviyesinde) düşünebilme ve analiz edebilme maharetlerinin yokluğu veya yetersizliğidir. Bir işletmedeki her türlü bilgi giriş-çıkış ve dolaşımını, üretimi artıracak yönde plânlayabilme. ge-çersizleşen bilgilerden kurtulabilme ve bilgilerini piyasa şartlarına göre yenileyebilme, önümüzdeki yılların verimliliği ve etkinliği artırma faaliyetlerinin ana eksenini oluşturacaktır. Bilgi yönetimi olarak tanımlanan bu kültüre ve yapılanmaya sahip olmayan kurum ve işletmelerin 21. yüzyılda ayakta kalma ihtimali çok düşük olacaktır. Fert ve kurum seviyesinde bilgiyi daha aktif ve etkili bir şekilde kullanabilenler, önümüzdeki yüzyılın şekillenmesinde önemli rol oynayacaklardır. Kaynaklar - Verna Allee (1997). The Knowledge Evolution: Expanding Organizational Intelligence, Butterworth-Heinemann. Newyork. USA. - Ülsever Cüneyt. (1998). Karadul, (roman), Timaş yayınları No: 501. İstanbul. |