Deri ve Hikmetli Susleri
İnsan Denen Meçhul- 28 (Deri ve Hikmetli Süsleri)
Prof.Dr. Arif SARSILMAZ
Duyu alıcılar ile ter bezlerinin dışında, insan derisine çeşitli hikmetlere binaen konmuş, fazla dikkat çekmeyen, hattâ bazılarına teferruat gibi gelebilecek, çeşitli vazifeleri olan birçok sanat eserinden de bahsedilebilir. Bunlardan önemli bir grubu, derinin üzerinde yaşayan ve standart flora olarak bilinen bakteriler teşkil eder. İnsanın aslî yapısına dâhil olmamakla beraber, derinin her bölgesinde koruyucu fonksiyon gören bakterilerin toplam sayısı 1012'dir (bir trilyon). Ter bezlerinin yoğun olduğu nemli bölgelerde yaşayan bakterilerin sayısı cm2'de bir milyon iken, kuru bölgelerde cm2'de 100–1.000 arasındadır. Bulundukları bölgeye uyumlu yaratılmış olan bu bakteriler, yerleri değiştirildiği takdirde zararlı hâle gelebilir. Meselâ; ayak parmakları kaşınan bir el yıkanmadan, kulak veya göze temas ederse, ayakta bulunan bakteriler, göz veya kulak bölgesine taşındığından hastalığa yol açabilir. Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ellerinizin geceleyin nerelerde gezindiğini bilemezsiniz, sabah kalkınca ellerinizi yıkayın." ikazının hikmetlerinden biri, bakterilerin bu özelliği tespit edildikten sonra daha iyi anlaşılır. El ve ayaklardaki parmak izlerini teşkil eden kıvrımlı ve çizgili deri, bütün derinin % 3,5 kadarıdır. Derinin % 96,5'lik kısmı düzdür. El ve yüzdeki çizgilerin her birinin, insanın tanınmasında ve karakterinin belirlenmesinde rolü vardır. Üst derinin çok hızlı bölünebilen en dip tabakasındaki (st. germinativum) hücreler, yukarı doğru çoğalıp şekil değiştirerek, 'kıl' denen ince uzun keratin lifler hâlinde derinin değişik yerlerinde uzar. Bunların başta olanlarına saç, göz üstünde olanlarına kaş, göz kapaklarının kenarına dizilenlerine kirpik, vücudun diğer bölgelerinde bulunanlarına da kıl denir. Embriyo döneminin dördüncü ayında, ceninde çok ince tüycükler (lanugo) çıkar. Doğumdan sonraki altı ay içerisinde, bu tüycükler dökülür. Kız çocuklarında bunların % 65'i hav tüyleri olarak devam eder. Başta kalan ve devamlı uzayan saçlar, erkeklerin yaklaşık % 20'sinde hayatlarının yaklaşık ilk 25 yılında kaybedilir. Yaklaşık % 20 kadar erkeğin saçları ise, hayatları boyunca kalır. Kadınların % 50'sinde, doğumdan sonraki ilk üç ay içinde oldukça fazla saç kaybı olur. Saçların beslenebilmesi için, kafa derisine 120.000 civarında yağ bezi yerleştirilmiştir. Saçların dibindeki kıl kökü soğanını yapan hücreler, her gün çoğalarak, saçların uzamasına vesile olur. Bir saç telinin günlük uzama miktarı ortalama 0,35 mm'dir. Bir saç telinin hayat süresi ise, 2–6 yıl arasında değişiklik gösterir. Saçların % 80'i uzamaya devam ederken, % 20'si duraklama ve dökülme süreçlerini yaşar. Saçların günlük toplam uzama miktarı, 30 metreyi bulur. Saçların yıllık toplam uzama miktarı ise, 11 km'dir. Saçların uzaması ve dökülmesi birlikte gerçekleşen hâdiselerdir. Saçların dökülmesi yavaş olduğu müddetçe -saçlar yeni çıkanlarla kısmen dengelendiği için- baş bir anda dazlak kalmaz. Yeni saçların çıkması yavaşlar, eskiler de daha hızlı dökülürse, saçlar giderek seyrelir. Gençlik çağlarında günde 40, ergin yaşlarda 90, yaşlılık dönemlerinde ise, 110 kadar saç teli kaybedilir. Dökülen bir saç telinin yerinden yeni bir saç telinin çıkması 3–4 aylık bir zaman dilimini alır. Haftada 2,1–3,5 mm. uzayan sakallar, kesilmediği takdirde, yılda 9 cm'ye, ortalama bir ömürde ise, yaklaşık 10 m'ye ulaşır. Bir günde kaşlar 0,16; omuz kılları 0,3; uyluk bölgesindeki kıllar 0,2 mm. uzarken, kollarda bulunan kıllar ise, haftada 1,5 mm. uzar. Kılların ne kadar uzayacağı yaratılırken genetik olarak belirlendiğinden, her bir kıl, belli bir uzunluğa geldiğinde dökülür. Saçların sıklığı ile renkleri arasında münasebet vardır. Sarışınlarda 150.000, kahverengi saçlılarda 110.000, siyah saçlılarda 100.000, kızıllarda 90.000 civarında saç teli bulunur. Her bir santimetrekarede başın tepesinde ve yanlarında 300–320, ensede ve alın bölgesinde 200–240 saç teli bulunurken; çenede 44, pubis tümseğinde 30–35, önkolda 24, diz kapağında 22, el üstünde 18, üst kolda 16, uyluk bölgesinde 15, göğüs bölgesinde ve baldırlarda da 9 adet kıl bulunur. Diğer vücut kıllarının sayısı, 25.000 civarındadır. Kaşlarda 600; kirpiklerde ise, 420 kadar kıl bulunur. Boyları, uzama sınırları, yerleşim bölgeleri ve sıklıkları incelendiğinde, hiçbir kılın tesadüfî olmadığı anlaşılır. Kaşlar, saçlar, kirpikler veya vücutta bulunan diğer kıllar arasındaki uyumun bozulduğunu hayal edelim! Kirpiklerin gözü örttüğünü veya gözümüzde hiç kirpik kalmadığını düşünelim! Ne kadar çirkin bir görüntü ortaya çıkardı değil mi? İnsan derisinin diğer hikmetli ürünlerinden biri de, tırnaklardır. Sert keratin levhalardan yapılarak, parmakların ucuna yerleştirilmiş bu yapılar sayesinde, elle yapılacak işler oldukça çeşitlenmiştir. Tırnaklar olmasaydı, insanlar bugün yapabildiği birçok faaliyeti yapamaz; parmaklar kolayca aşındığından, yaralar ortaya çıkardı. Bir günde el başparmağının tırnağı 0,095 mm., ayak başparmağının tırnağı da 0,006 mm. uzarken, diğer el tırnakları 0,086 mm., diğer ayak tırnakları da 0,004 mm. kadar uzamaktadır. Bir tırnağın dipten parmak ucuna kadar ulaşması yaklaşık 150 günü bulur. Derinin esnekliğinin, üst derinin nispeten kuru ve sert oluşunun, tırnakların ne kemikler kadar sert ne de deri kadar yumuşak olmayışının hikmetlerini ele dikkatli bakınca daha iyi anlarız. Bunun başlıca sebebi, bu yapıların muhteviyatlarındaki maddelerin çok hassas ayarlanmasıdır. Bir kilogram deri ve üstderi (epidermis) ile tırnağın terkiplerindeki bazı temel maddelerin yaklaşık miktarı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir: Bu maddelerin herhangi birinde eksiklik veya fazlalık olursa, bu durum, deri ve tırnaklarda çeşitli yapı ve şekil bozuklukları veya bazı hastalıkların habercisi olarak kendini gösterir. Derinin yarıdan fazlası su iken, tırnaklarda su ve potasyum bulunmaması, diğer unsurların hassas ölçülerle belirlenmesi Sonsuz İlim ve Kudret Sahibi'nin iradesini ortaya koyar. |